20 Kasım 1989 tarihinde “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme” imzalanmasının ardından her yıl 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kutlanıyor.
Çocuklar savaş, ekonomik, siyasal ve sosyal krizlerin ortasında çocukluklarını yaşamak zorunda kalıyor. Özellikle ülkemizde, eğitim alanında yapılan gerici değişiklikler, çocuk işçi ve suça sürüklenen çocukların sayısı çocuk haklarına dair nerede olduğumuzu ortaya çıkartıyor. Her yıl yüzlerce çocuk iş cinayetinde yaşamını yitiriyor, binlerce çocuk suça itiliyor ve on binlercesi açlıkla yoksullukla mücadele ediyorken çocuk haklarından bahsetmek imkanız hale geliyor. Bu durum istatistiklere ve araştırmalara da yansıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan istatistiklere göre 2022’de güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 601 bin 754 oldu. Bu olaylarda çocukların 259 bin 106’sı mağdur olurken 206 bin 853’ü suça sürüklendi. Bir başka TÜİK istatistiği ise ülkemizde yaşanan derin yoksulluğun çocuklar üzerindeki boyutunu gözler önüne serdi. 2022 Türkiye Çocuk Araştırması’nın sonuçlarına göre et ve balık yiyemeyen çocuklar ekmek ve makarnayla beslendi, sanattan uzak kaldı. Yine araştırmaya göre kendine ait odası olan çocukların oranı yüzde 34 oldu.
‘SÖZLEŞMEYE UYULMUYOR’
İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Yönetim Kurulu üyesi avukat Kardelen Ateşci, Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin yazıldığı gibi uygulanmadığını ve bu nedenle de Türkiye’de çocuk hak ihlalleri artarak devam ettiğini dile getirdi. Ateşci, “Salgın hastalıklar, savaş, yoksulluk, ucuz işçi gücü, göç derken hem Türkiye hem de dünyada çocuk hakları krizi yaşanmaktadır. Çocuklar sağlıklı gıdaya, suya, eğitime erişemiyor, öldürülüyor, çocuk yaşta evlendiriliyor, tutuklanıyor. Avaz avaz bağıran bir kriz var. Bu krizi yok saymak, krizin ortasında duran çocuğu görmezden gelmek, çocuk hak ihlallerine ortak olmak demektir. Öncelikli ve en önemli olan çocuğun haklarıdır. Çocuğun iyi ve güvenli halinin sağlanmasıdır. Bütünlüklü bir devlet politikası elzemdir” dedi.