Vali İsa Küçük ile 90’larda Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin bir toplantısında tanıştık. ÇYDD’ye açıkça destek veren az sayıda validen biriydi… Sanırım o toplantıda sevgili Türkan Saylan’dan da bir ödül de almıştı… Bartın Valiliği sırasında kente ve özellikle öğrencilere katkılarını sütunumuzda dile getirmiştik. İsa Küçük’ün 1987 yılında Ovacık kaymakamlığıyla başlayan meslek yaşamı onurlu ve parlak görev yılları sonunda Ankara’da merkez valiliğiyle sona erdi. Şimdilerde artık kitap yazıyor. Son kitabı “Stabilize Yol Havaları” başlığını taşıyor. Kitapta anılar ve şiirleri birbirini tamamlıyor.
Lise yıllarında şehirli bir kıza yazdığı kafiyeli mektubun şu satırlarını okuyalım önce…
“Bizim tarlada yılan var, akrep var, kurt var
Yılanla akreple kurtla savaş var
Bizim köyde biçerdöver yok, orak var
Traktör yok karasaban var…”
İsa Küçük lise son sınıfta bir yarışmada bu şiirini okuyor. Arkadaşlarının oylarıyla birinci seçiliyor. Bir hafta sonra okul disiplin kurulu başkanı İsa’yı çağırıyor. Birinci gelen şiiri ve şiir defterini istiyor. Şiirde geçen orak kelimesi yüzünden komünizm propagandası yaptığı ihbar edilmiş. Savunması isteniyor. İsa Küçük savunmasını veriyor. Neyse ki okul idaresi ceza vermiyor. Müdür güzel bir azar çekiyor kendisine… Bir hafta sonra şiir defteri iade ediliyor… Ama nasıl… İçinden o sakıncalı şiir! kopartılıp alınarak…
Dikkat buyurun… Sene 1975… İsa Küçük, böylesi haşin darbelere rağmen dönmüyor yolundan… Kaymakamlık sınavına girip kazanıyor. Sapına kadar Atatürkçü bir yurtsever olarak Anadolu’ya yıllarca ışık götürüyor…
ARAPÇA
Karamanoğlu Mehmet Bey, 13 Mayıs 1277’de Türkçeden başka dil kullanılmasını yasaklamıştı.
Atatürk, Türkçenin geliştirilmesi ve yabancı dillerin boyunduruğundan kurtulması için Türk Dil Kurumu’nu kurmuştu.
CHP ise şu günlerde Arapça tabelaların korunmasını tartışıyor.
Gerekçesi de çok ilginç; Arapça, Kur’an dilidir…
Kur’an dili olması Arapçaya kutsallık kazandırır mı?
Elbet herhangi bir ulusa ve dile düşmanlık sergilenmemeli…
Ancak belediye mevzuatına aykırı işyerine de tabelası Arapça diye ayrıcalık tanınmalı mı.
İlahiyat profesörü Şahin Filiz güzel söylemiş:
“Kur’an Arapçadır ama Arapça Kuran dili değildir. Özgür Özel dükkân tabelasını ‘ayet i kerime’ mi sanıyor?”
Kulaktan dolma dini bilgilerle hareket eden siyasiler böyle komik gerekçeler bulabiliyor.
Bu arada laik bir ülkede olduklarını, günlük hayatın dini kurallara göre düzenlenmeyeceğini de unutuyorlar…
Vah ki ne vah…
DEKAN
Konya Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi geçen aralık ayında kadro ilanı veriyor. Fakülte Dekanı Prof. Mine Ulusoy’un kızı ilana baş vuruyor ve sınavda en yüksek puanı alıyor. Ne var ki Rektörlük, söylentiye göre yukardan gelen baskıyla, ilanı iptal ediyor. Bunun üzerine Mine Ulusoy’un kızı rektörlüğü mahkemeye veriyor. Sen misin rektörlüğü mahkemeye veren. Ertesi gün Dekan Mine Ulusoy görevden alınıyor… Gerekçe olarak, açıkça olmasa da kızının rektörlüğü mahkemeye vermesi gösteriliyor.
İlkeler ve kurallar unutulursa böyle karmaşalar doğuyor.
HATTAT
Durmaz usanmaz bir araştırmacı… Bir yurt ve tarih sevdalısı olan M. Şinasi Acar’ın “Gelimli Gidimli Dünya” adlı eseri ikinci baskısını yaptı…
“Harf devrimi oldu bir gecede cahil kaldık, atalarımızın mezar taşlarını okuyamaz olduk” diye yakınan gençler vardır hani…
Kitap işte onların merakını da gideriyor…
İstanbul’un ünlü hattatların mezar taşlarında ne yazıyor?
İstanbul mezarlıklarında 215 hattatın mezar taşları fotoğrafçı Mustafa Yılmaz tarafından resimlenmiş. Her birinin üzerindeki eski Türkçe yazılar Latin harflerine çevrilmiş. Hattatların kısa hayat hikayeleri eklenmiş. Ortaya enfes bir tarih belgesi çıkmış.
Mezar taşlarının çoğu bir küçük anıt niteliğindedir. Ne var ki, zaman içinde mezarlar kayboluyor, taşlar yok oluyor… Kitap yok olan tarihimizi belgelemek ve geleceğe taşımak açısından çok önemlidir.
Değerli araştırmacı M. Şinasi Acar’a buradan saygı ve minnetimizi yolluyoruz.
SÖZ
Sağlığımızın en kötü olduğu zamanlarda en iyi insanlar oluruz. (İngiliz Sözü)