2182 yılında gezegenimize 2,700’de 1 ya da 0.037% oranla çarpma ihtimali bulunan Bennu asteroidi bir süredir gündemde. NASA’nın bu asteroide gönderdiği uzay aracı OSIRIS-REx, 2020 yılında hedef asteroide indiğine dair bilgi göndermişti. Geçtiğimiz gün ise uzay aracımız, numuneleriyle birlikte sağ salim gezegenimize döndü ve ABD’nin Utah eyaletine iniş yaptı.
İlk kez 8 Eylül 2016’da fırlatılmış olan OSIRIS-REx’in hedefindeki Bennu asteroidinin 4 buçuk milyar yaşında olduğu düşünülüyordu. İyi güzel, sağ salim döndüğüne sevindik fakat birçok kişi, bu uzay aracıyla gelen numunelerin tam olarak neden önemli olduğunu bilmiyor. Biz de bunu açıklayacağız.
7 yılın ardından gelen başarı bize ne kazandıracak?
Bennu asteroidi, daha önce de dediğimiz gibi 4 buçuk milyar yaşında. En azından bilim insanlarının hesaplamaları bunu gösteriyor. Bu da Güneş sistemimizin oluşmaya başladığı dönemde asteroidin oluştuğuna işaret ediyor. Bu da Güneş sisteminin öncesinden kalma materyallerin ve amino asitlerin asteroit üzerinde bulunabileceği anlamına geliyor.
OSIRIS-REx aracı da bu materyalleri alması için gönderildi. Atmosferdeki maddelerle temasa geçmemesi için sıkı şekilde korunan materyaller, inceleme için farklı araştırma merkezlerine gönderilecek. Bir kısmının ilerleyen yıllarda incelenmesi için saklanacağı da belirtiliyor.
Asteroidin önemini daha iyi anlayabilmemiz adına Bilim İnsanı Fred Jourdan’ın şu tanımına bakabiliriz: “Onlar, gezegenlerin oluşumunu sağlayan ilk tuğlalar.”
149 ile 350 gram arasındaki bu örneğin malzemeleri, Dünya’ya çarpan meteoritlerden çok da farklı değil. Peki Bennu’yu özel kılan ne?
Gezegenimizin atmosferine giren meteoritler, bilim insanlarının da söylediğine göre atmosferdeki materyallere maruz kalıyor ve bu yüzden de -gezegenimize düşenler incelense de- uzaydaki saf hâlinin incelenmesi mümkün olmuyor. Yere düştüklerinde de toprak ve kar gibi şeylere maruz kalıyorlar. Bu yüzden Bennu asteroidi, gidip yerinde incelenmiş olması ve malzemelerinin hâlâ uzaydaki yapılarını korumalarıyla önem taşıyor.
Peki neden başka asteroit değil de Bennu?
Öncelikle Bennu, gezegenimize oldukça yakın. Ayrıca Güneş etrafındaki hareketi de bizim gezegenimizinkine benziyor. Ayrıca diğer küçük asteroitlere nazaran Bennu’nun boyutu bir tık büyük olduğundan uzay aracının inişi de daha kolay oluyor.
Şarap gibi yıllanmış diyebileceğimiz Bennu, yaşından ötürü çok eski materyalleri bünyesinde barındırıyor. Bu materyallerin Güneş sistemimizden bile eski olabileceği öngörülüyor. Bu yüzden Bennu örnekleri, aslında kazıdan çıkarılmış tarihi belgeler olarak görülebilir. Bunları elbette incelemelerden sonra göreceğiz.
Belki gezegenimizle temasa geçmemiş olabilir, ama uzayda da mı el değmeden durdu bu asteroit?
Açıkçası Bennu’nun 1 veya 2 milyar yıl önce büyük bir çarpışmaya dahil olduğu düşünülüyor fakat bilim insanları, yapıdaki orijinalliğin önemli derecede bozulmadığını ifade ediyor.
Ayrıca NASA, Bennu sayesinde asteroitlerin, yaşamın oluşmasını sağlayan materyalleri gezegene ulaştırmada oynadığı rolün de anlaşılabileceğini belirtiyor.
Zira Bennu’dan alınan örneklerde karbon açısından zengin organik moleküllerin bulunması oldukça yüksek bir ihtimal. Karbon haricinde, asteroidi oluşturan mineraller içinde suyun da olduğu düşünülüyor.
Tarih açısından böylesine zengin moleküller ve çeşitli materyaller bulunduran Bennu, geleceğe yönelik uzay turizmi ve kaynak (yakıt) araştırmalarına da ivme kazandırabilir. Zira çok sayıda şirketin, demir ve alüminyum yönünden zengin olan asteroitlerden bu kaynakları çıkarma üzerine çalışmalar yaptığı, NASA tarafından belirtiliyor. Bu yönüyle asteroitler, ilerleyen zamanda benzin istasyonu görevi görebilirler. Buradan çıkarılabilecek bir diğer önemli şey ise uzaydan taze gelen Bennu örneğinin, diğer asteroitleri anlamamızda anahtar rolü olabileceği.
Son madde olan Yarkovsky etkisini kısaca anlatalım.
Görece küçük astronomik cisimler, tıpkı gezegenimiz gibi kendi ekseninde dönüyor. Bu yüzden de Güneş’in veya diğer yıldızların çevresinde bunu yapanların da bir aydınlık, bir de karanlık tarafı bulunuyor. Işığa maruz kalan taraf, aynı zamanda gelen fotonların bir kısmını yansıtırken diğerlerini emiyor. Bu yüzden de ışıklı taraf ısınıyor.
Isınan taraf karardığında ise soğuduğu için bu emilen fotonlar geri salınır. Bu sırada dönüş yönüne göre asteroide kuvvet uygulanır, bu bağlamda da asteroit ya hızlanır ya da yavaşlar. OSIRIS-REx aracı, yakından bu etkiyi izleyerek ne ölçüde gerçekleştiğini de görmesi amacıyla gönderilmişti. Bennu özelinde gerçekleşen bu inceleme diğer asteroitlerin yörüngelerinin de tahmin edilmesini sağlarsa, hangi asteroidin hangi tarihte gezegenimize yakın geçeceğini görebilirler.
Örneğin Bennu’nun 2135 yılında Dünya’ya Ay’dan daha yakın olacağı öngörülüyor. 2175 ve 2195 yıllarında ise NASA’nın söylediğine göre bundan daha da yakın geçecek. Her ne kadar gezegenimize çarpması olası görünmese de o zaman yaşayacak olanlar, diğer asteroitlerin etkilerinden nasıl kurtulacaklarını şimdiki OSIRIS-REx çalışmasına bakarak bulabilecekler.
Tüm bu etkenler ve diğer bahsetmediğimiz teknik detaylar, OSIRIS-REx projesini uzay çalışmaları ve uzay tarihi alanında kritik kılıyor.